Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Gönderen Konu: Yüce Allah'ın Nur'unun Temsili ve Samanyolu Galaksisi  (Okunma sayısı 24227 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı T.Taşpınar

  • Administrator
    • Profili Görüntüle
Yüce Allah'ın Nur'unun Temsili ve Samanyolu Galaksisi
« : Eylül 23, 2010, 07:32:55 ÖS »

YÜCE ALLAH’IN NURUNUN TEMSİLİ VE SAMANYOLU GALAKSİSİ
(Farklı Bir Yorum)

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.
 24 (Nur)/35

Bu ayette kandillik lambanın içinde bulunduğu kristal fanus olarak açıklanan şey “mişkat” olarak geçmektedir. Mişkatın içindeki lambadan ise ‘’misbah ‘’ olarak söz edilmiştir.  ‘’ Sanki bir mişkat, yani arkasına nüfuz edilmez dairevî veya çokgen bir pencere. ‘’ (Elmalılı Tefsiri)

‘’MISBÂH: "Sabah ve Sabâhat" maddesinden ism-i alettir ki, sabah gibi hoş ve kuvvetli aydınlık veren lamba demektir. Kuran'da Güneş’e sirac denilmiş olduğu halde, burada misbah denilmiş olması, bunun yanında güneşin normal bir kandil kadar kalacağına işaret eder. O misbah, bir billurda sırça, yani billur, sanki inciye benzer bir yıldız. İncimsi yıldız, zühre gibi inci saflığı ve güzelliği ile parıldayan bir yıldız.’’(Elmalılı Tefsiri)

Ayette geçen kavramlarla ilgili bu açıklamalardan sonra bazı bilimsel kaynaklardaki Samanyolu Galaksisinin yapısı ile ilgili bazı alıntılara dikkatlerimiz çekilmektedir.


Samanyolu Gökadası

Gökada çekirdeği 15,000 ışık yılı çapında küresel bulge (şişkin bölge) ile çevrilmiştir. Bu şişkin bölgenin şekli küreseldir
                                                                                             
Galaksimiz sarmal şeklindedir; merkezde yoğun bir şişkinlik ile dışarıya doğru merkezi çevreleyecek şekilde uzanan 4 sarmal koldan ve merkezi çevreleyen daha az yoğun bir haleden meydana gelmektedir.’’ 
http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/HTMLdosya1/Gunessistemi.htm

Geçtiğimiz senelerde, Samanyolu’nun da, Andromeda’nın da “çubuklu spiral galaksi” oldukları ispatlandı. Yani, merkezlerinde yer alan galaktik öz çubuk biçiminde ve dönüp duran spiral kollar da bu çubukların iki yanından çıkıyormuş görüntüsü veriyor. Çubuklu spiral galaksilerin birçoğunda olduğu gibi Samanyolu’nda da bir aktif galaktik çekirdek var. Yani çubuğun tam merkezinde yeni yıldızlar doğuyor ve çubuğun uçlarına doğru olgunlaşarak yol alıyorlar ve genç birer yıldız olduklarında çubuğun ucundan kurtulup sarmal kollardan birindeki yerlerini alıyorlar. Sürekli yeni yıldızların oluştuğu bu galaktik merkezin bir adı da “yıldız fidanlığı”dır.
 http://www.derki.com/dergi/index.php/sayi-20/via-lactea.html

‘’Birçok sarmal galaksinin uçları, kollarının başladığı yere rastlayan çubuk biçiminde çekirdekleri vardır. Bu galaksinin de sarmal kolların sıklığına ve çekirdeklerinin büyüklüğüne göre a, b ve c sınıflarına ayrılırlar ve çubuklu galaksi olduklarının görülebilmesi için SBa, SBb ve Sbc biçimde gösterilirler. Bütün sarmalların dönmekte olduğu saptanmıştır.’’
http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/HTMLdosya1/Gunessistemi.htm
 




Görüleceği üzere galaksimizin merkezinde bir şişkin bölge vardır ve küresel bir şekil almıştır. Bu da ayetteki kristal fanusu yani ‘’mişkat’’ ı temsil ediyor olabilir. Ayrıca bu fanus yani mişkat inci gibi parlayan bir yıldıza benzetiliyor ve zaten bu şişkin bölge çok yoğun yıldız kümelerinden oluşuyor. Yukarıda söz edilen Elmalılı Tefsirinde de ‘’Kuran'da Güneş’e sirac denilmiş olduğu halde, burada misbah denilmiş olması, bunun yanında Güneş’in normal bir kandil kadar kalacağına işaret eder...’’ şeklindeki açıklama yapılması da bu görüşü desteklemektedir.

Bunun yanında kristal fanusun yani mişkatin de içinde bulunan misbahtan (lamba) söz ediliyor. Yukarıda belirtilen sözlük anlamında açıklandığı gibi misbah,  ‘’meşale’’ ve  ‘’çıra’’ anlamlarına da geliyor. Özellikle bu anlamlarıyla düşünüldüğünde yukarıda sözü edilen bilimsel kaynaklarda bahsedilen ‘’galaksi merkezinin çubuk biçimli olması’’ ile aralarında belirgin bir çağrışım meydana getiriyor. Zira meşale ve çıra uçları yakılıp alevlendirilen çubuk biçimli yapıya sahiptir. Ayrıca galaksinin yıldızlardan oluşan spiral yani sarmal kolları da bu çubuk biçimli yapıya uçlarından bağlanmıştır ve bu halleriyle de uçları alevlendirilmiş meşale ya da çıraya benzemektedirler.

Dikkat çeken bir konu da ayette söz edilen lambanın ‘’doğuya da, batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturuluyor’’ olması daha doğrusu bu şekilde temsil ediliyor olmasıdır. Galaksinin merkezindeki çubuk biçimli çekirdek ve diğer yıldızlar hidrojeni yakarak yani hidrojeni helyuma dönüştüren nükleer reaksiyonlarla ışıma yaparlar. Bahsettiğim hidrojen atomu da evrenin her köşesinde en çok bulunan maddedir. (simgesi h, atom numarası 1, atom ağırlığı da 1,00794 amu olan, tek protonlu hemen hemen hiç nötronu olmayan evrende en çok bulunan element.)     http://www.sdu-sozluk.com/sozluk.php?process=word&q=hidrojen

Bu özelliğiyle de sadece doğuya ya da batıya nispet edilemeyen bir yakıttır ve ayette ayrıca söz edilen ‘’ateş değmese bile ışık verir’’ şeklindeki tanımlama da kendiliğinden ve sürekli meydana gelen nükleer reaksiyonların sonucu oluşan ışımayı çağrıştırmaktadır. Bunların yanında ayetteki ‘’nur üstüne nurdur’’ sözü de, galaktik çekirdekteki bu yoğun nükleer aktiviteyi ve galaksi merkezindeki küresel şişkin bölge (bulge) deki yıldızların olağan üstü yoğunluğu ve bunlara ek olarak da galaksinin ince disk, kalın disk ve halo gibi büyük oranda yıldızlardan oluşan katmanlardan oluşuyor olmasına işaret olarak kabul edilebilir.
Ayrıca ayette zeytinin mübarek yani  ‘’bereketli’’ olarak nitelendirilmesi de özellikle dikkate değer bir durumdur.  ‘’ Hidrojen evrende en fazla ve en yaygın bulunan elementtir. Diğer bütün elementler başlangıçtaki Hidrojenden veya daha sonra ondan türemiş diğer elementlerden yapılmıştır. Hidrojen Evren’deki atomların% 90’dan fazlasını, toplam kütlenin dörtte üçünü oluşturur. Yıldızları oluşturan temel elementtir. Buradaki füzyon prosesiyle birleşerek Helyum atomlarının çekirdeklerini oluşturan Hidrojen atomları büyük miktarda enerji açığa çıkarır.’’
http://www.genbilim.com/index2.php?option=com_content&do_pdf=1&id=2657

‘’Yeryüzünde bugün ne varsa; ağaç, çiçek, su, kişioğlu, andıklar (hayvanlar), toprak, maden, petrol, cam gibi ne görüyorsak hidrojenden türemiştir…’’
http://www.ahmetercan.net/index.php?mod=HaberDetay&ID=150

(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir.
 24 (Nur)/36

Bu ayetteki içlerinde Allah’ın isminin anılmasına izin verdiği ve Allah tarafından yaratılan yapılar yani evler, yani içinde insanlar gibi akıl ve irade sahibi varlıklar olabilecek ve bunlar tarafından Yüce Allah’ın ismi anılarak yüceltilecek evler,  galaksileri temsil ediyor olabilir.

Son olarak bu konuyla ilgili çok ilginç gelebilecek ve çok önemli bir ayrıntıyı görelim. Fark edeceğiniz üzere yukarıdaki açıklamalarda hidrojen ve de hidrojenin enerjisi ‘’zeytin ‘’ile temsil ediliyor. (Meallerde ‘’zeytinin yağı’’ şeklinde açıklama yapılıyor olsa da ayette sadece zeytinden söz ediliyor.) ‘’Hidrojen ve hidrojen enerjisi ile bildiğimiz basit bir bitki olan zeytinin ne ilgisi olabilir’’? şeklinde akıllarda soru işareti oluşabilir. Buna verilebilecek en basit ve normal karşılanabilecek cevap, bunun sadece temsili olarak verildiği, zeytinyağının özellikle o dönemlerde yakıt olarak ve aydınlatma aracı olarak kullanıldığı’’ olabilir.
Zeytin kara suyundan hidrojen enerjisi projesi     
(Yazar Süleyman YAĞCIZEYBEK, Salı, 17 Haziran 2008) 

Zeytinyağının üretimi sırasında ortaya çıkan 'karasu'dan hidrojen enerjisi üretimi için proje hazırlandı. AB Proje Uzmanı Süleyman Yağcızeybek, zeytinyağı üreticileri için önemli bir sorun olan zeytin karasuyunu inovatif bir arıtma teknolojisi ile arıtarak, alternatif bir enerji kaynağı olan hidrojen elde edilmesine yönelik bir proje geliştirmeye karar verdiğini açıkladı.’’
http://www.kimyamuhendisi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=431&Itemid=1

Zeytin Fabrikası Atıksuyundan Biyolojik Hidrojen Üretimi Ve Atıksu Arıtımı İçin Bu Yöntemin Uygulanabilirliği

Eroğlu, Ela Doktora, Kimya Mühendisliği Bölümü Danışmanı: Prof. Dr. İnci Eroğlu Ortak Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ufuk Gündüz Haziran 2006, 236 sayfa Fotofermentatif hidrojen üretimi sırasında, oksijensiz koşullarda aydınlatılan bazı tür fotosentetik bakterilerin ortamdaki organik maddeleri parçalayarak hidrojene dönüştürmeleri sonucunda gerçekleştirilir. Bu araştırmada Rhodobacter sphaeroides O.U.001 ile laboratuar ve açık hava koşullarına uygun olarak tasarlanan fotobiyoreaktörlerde zeytin atıksuyundan hidrojen üretilmesi için tek ve çift aşamalı süreçler geliştirilmiştir. Seyreltilmiş zeytin fabrikası atıksuyunun (karasu) biyohidrojen üretimi amacıyla besi yeri olarak kullanılabileceği gösterilmiştir.’’   
http://hydrogen.cankaya.edu.tr/sunum/sunum9.ppt

Görüleceği üzere Yüce Allah’ın hiçbir sözü rastlantısal veya gelişigüzel değildir. Her biri sonsuz bir bilginin ve kudretin eseridir. Nur suresi 35. ayetin sonundaki ‘’ Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.’’ sözünün de ne kadar gerçek ve ne kadar anlamlı olduğunu görebiliriz.




 

free counters